Loading...

SOYBAĞININ REDDİ DAVASI

 

 

 

Geniş anlamda soybağı bir kimsenin üst soyu ile olan kan bağını, dar anlamda soybağı ise bir kimsenin sadece ana-babasıyla arasındaki biyolojik bağını ifade etmektedir. Bir kişi (çocuk) ile kendilerinden biyolojik (genetik) olarak türemiş olduğu kişiler arasındaki bağa doğal soybağı (biyolojik nesep), hukuk düzeni tarafından aranan bazı koşulların gerçekleşmesiyle, bir çocuğun hukuki olarak bir ana-babaya bağlanması sonucunda, ana-baba ile çocuk arasında kurulan bu hukuki ilişkiye ise hukuki soybağı (hukuki nesep) denir. Buna göre soybağı, bir kimseyle ana-babası arasındaki doğal ve/veya hukuki bağ olarak tanımlanmaktadır.

 

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, çocuk ile anne arasındaki hukuki soybağı doğumla; çocuk ile baba arasındaki hukuki soybağı ise anneyle evlilik, tanıma, babalık davasında verilen hüküm veya evlat edinmeyle kurulmaktadır. Baba ile çocuk arasında evlilik içinde doğmaya, babalık karinesine (TMK md.285) dayalı olarak hukuken kurulmuş bulunan soybağı ilişkisinin ortadan kalkması ancak soybağının reddi ile söz konusu olabilmektedir. Soybağının reddi davasının başarıya ulaşarak çocuk ile babası arasındaki soybağının ortadan kalkması sonucunda çocuk, baba yönünden soybağı bulunmayan çocuk statüsüne girer. Anayasa Mahkemesi’nin 25.06.2009 tarih, 2008/30 E. ve 2009/96 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, kişinin genetik-biyolojik kökeni kendisine ait olmayan çocuğu reddetme hakkı en temel haklarından birisidir.

 

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286. maddesinde, kocanın, çocuk ve anne aleyhine açacağı soybağının reddi davası ile babalık karinesini çürütebileceği; 289. maddesinde ise kocanın soybağının reddi davasını doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıllık süre içinde açması gerektiği, gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa bir yıllık sürenin bu sebebin ortadan kalkmasından sonra başlayacağı hükme bağlanmıştır. (Ankara BAM 1. HD. 2020/416 Esas)

 

Aynı şekilde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286. maddesinde, çocuğun da dava hakkına sahip olduğu, anne ve babası aleyhine açacağı soybağının reddi davası ile soybağının reddini isteyebileceği; 289. maddesinde ise çocuğun soybağının reddi davasını ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde gerektiği, gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa bir yıllık sürenin bu sebebin ortadan kalkmasından sonra başlayacağı hükme bağlanmıştır.

 

“Diğer ilgililerin dava hakkı” ile ilgili olarak ise, aynı Yasanın 291. maddesi;

“Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir.

Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açar.

Kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.” hükmünü havidir.

 

Soybağının reddi davasında, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı hususunda ve davanın temellendirilmesinde belirleyici olan “öğrenmenin” ne zaman gerçekleştiği noktasında şüphenin öğrenme açısından yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Yerleşik Yargıtay uygulamalarında, yargılama dışında elde edilmiş babalık raporlarına özellikle hak düşürücü süre niteliğindeki dava açma süresinin öğrenme tarihinden itibaren başlaması bakımından dikkate alındığı görülmekte, yani öğrenmenin yargılama dışı babalık testi ile gerçekleşmesi anında hak düşürücü sürenin başlayacağı kabul edilmektedir. Dolayısı ile bir çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki alelade şüphe öğrenme açısından yeterli kabul edilemeyecektir.

 

Bir çocuğun, nüfus kayıtlarında babası olarak gözüken kişinin evladı olup olmadığını ortaya koyacak en somut delil ise DNA incelemesidir. Dolayısıyla soybağının reddi dava dosyalarında muhakkak DNA incelemesine başvurulmalı, buna yönelik olmak üzere çocuk ve babadan DNA incelemesine esas kan örnekleri ikamet ettikleri kolluk refakatinde hastaneden aldırılmaları ve Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesine gönderilmesi ve buradan raporu aldırılmalıdır.

 

Bu yönleriyle soybağının reddi davası, süre ve iddianın ileri sürüş biçimi, delillerin toplanma süreci açısından teknik ve önem arz eden bir dava olup, bu tür bir davada aile hukuku alanında uyuşmazlıklara bakan uzman bir avukat yardımından yararlanılması ve davanın avukat ile takip edilmesi tavsiye olunur.