MALA ZARAR VERME SUÇU
Mala zarar verme suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Kişilere Karşı Suçlar” kısmının “Malvarlığına karşı suçlar” bölümünde yer alan 151. maddesinde;
“(1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” biçiminde düzenlenmiştir.
Aynı Yasanın 152. maddesinde ise “mala zarar vermenin nitelikli halleri”ne yer verilerek;
“(1) Mala zarar verme suçunun;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında,
b) Yangına, sel ve taşkına, kazaya ve diğer felaketlere karşı korunmaya tahsis edilmiş her türlü eşya veya tesis hakkında,
c) Devlet ormanı statüsündeki yerler hariç, nerede olursa olsun, her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğu hakkında,
d) Sulamaya, içme sularının sağlanmasına veya afetlerden korumaya yarayan tesisler hakkında,
e) Grev veya lokavt hallerinde işverenlerin veya işçilerin veya işveren veya işçi sendika veya konfederasyonlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
f) Siyasi partilerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
g) Sona ermiş olsa bile, görevinden ötürü öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Mala zarar verme suçunun;
a) Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak,
b) Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle,
c) Radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak,
işlenmesi halinde, verilecek ceza bir katına kadar artırılır.
(3) (Ek: 18/6/2014-6545/65 md.) Mala zarar verme suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.” denilmiştir.
Malvarlığı, Anayasa’da düzenlenen mülkiyet hakkının somutlaşmış halidir. Malvarlığının korunmasında hem ilgili kişilere ait ferdi, hem de topluma ait genel fayda bulunmaktadır. Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur.
Bu bakımdan, söz konusu suç seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Mala zarar verme suçu ancak kasten işlenebilecek bir suçtur. Hareketin taksirle gerçekleştirilmesi halinde bu suçu oluşması mümkün değildir. Zira 5237 sayılı TCK dahilinde kural olarak suç ancak kastla, kanunda açıkça gösterilen hallerde ise taksirle de işlenebilir olduğundan, istisnai bir kusurluluk şekli olan taksirde, failin cezalandırılabilmesi için mutlaka kanunda açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. Taksirli suçlarda, gerek icrai, gerekse ihmali hareketin iradi olması ve meydana gelen neticenin öngörülebilir olması şarttır. Ancak yukarıda yer alan yasa maddesi incelendiği suçunun manevi unsurunun “kast” olduğu açıkça anlaşıldığından, taksirli fiilin madde kapsamında cezalandırılabilir olduğundan söz edilemeyecektir.
Bu noktada ise “doğrudan kast” – “olası kast” kavramlarının irdelenmesine ihtiyaç bulunmakta olup, bununla ilgili olarak “Suçun Manevi Unsuru” başlıklı yazımızın okunmasını tavsiye ederiz.