Loading...

HUKUK DAVASINDA HUSUMET EHLİYETİ

Hukuk yargılamasında taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; davaya konu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade etmektedir. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelmekte olup, davacı sıfatı davaya konu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise davaya konu hakkın yükümlüsünü belirlemektedir. Uygulamada davacı sıfatı aktif husumet, davalı sıfatı ise pasif husumet olarak ifade edilir. Yani dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekmektedir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı, tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirleneceğinden, taraf sıfatı bu anlamda, defi değil itiraz niteliğinde olup, taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebilecektir. Aynı zamanda taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınması gerekmektedir.

Nitekim bu husus Yargısal içtihatlarda da yerini bulmuş olup, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2015/689 Esas, 2015/5902 Karar sayılı ilamında; “…Kural olarak; bir hakkı dava etme yetkisi, o hakkın sahibine ait olup, buna aktif husumet (dava açma ehliyeti) denilir. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumunda olan, yani, hakka uymakla yükümlü kişi ise borçlu kişi olup, buna da pasif husumet (davalı olma ehliyeti) denilir. Bir davada gerek aktif ve gerekse pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve re’sen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise, dava bu sebep ile reddedilir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Aynı şekilde Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/7109 Esas, 2014/453 Karar sayılı ilamında; “…Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur. şeklinde karar verilerek husumet ehliyetinin yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiğine işaret edilmiştir.