Loading...

DAVA DIŞI SULH NEDENİYLE DAVADAN FERAGAT EDİLMESİ HALİNDE

AVUKATIN VEKALET ÜCRETİ ALACAĞI

 

 

 

Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi; “İş sahibinin birden çok olması halinde bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.” hükmünü içermektedir.

 

Avukatın ücretinin tanımı, miktarı ve sınırları ise Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan Yasa maddesinde;

Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.

Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.

İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz.

Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.(Değişik üçüncü ve dördüncü cümle:13/1/2004 – 5043/5 md.) Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.

Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.” hükmü yer almaktadır.

 

Buna göre avukatın vekil sıfatıyla takip ettiği bir davada davanın taraflarının kendi aralarında haricen sulh olmaları sonucu davanın feragatle sonuçlanması halinde, Avukatlık Kanunu 164/4. maddesi uyarınca belirlenecek akdi vekalet ücreti ile 164/son maddesi uyarınca hesaplanacak karşı yan (ilam) vekalet ücretinden, davanın tarafları Avukatlık Kanununun 165. maddesi hükmüne göre müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.

 

Bu noktada akla gelen soru; karşı yan vekalet ücreti hangi değere göre hesaplanacaktır?

 

Bu sorunun cevabı; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2014/14383 Esas,  2015/5900 Karar sayılı ilamında yer almaktadır. Bahsi geçen ilamda; “…dava sulh ile sonuçlandığında, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarı isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir. (Bkz. HGK.’nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E., 1994/60 K. sayılı kararı) Müteselsil sorumluluk gereğince aynı sorumluluk, müvekkille sulh olan karşı taraf için de geçerlidir. Avukatla müvekkili arasında ücret sözleşmesi bulunmaması (veya sözleşmenin geçersiz olması) halinde ise, müvekkilin ve müvekkille sulh anlaşması yapan hasmın, sulh olunan miktar üzerinden, Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen (hasma tahmili gereken) vekalet ücretinden ve Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde düzenlenen (müvekkilin avukata ödemesi gereken) vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekir.

Dava konusu olayda da, davacının vekil olarak takip ettiği dava davalıların anlaşması üzerine feragatle sonuçlanmış olup, taraflar arasında vekalet ücret sözleşmesi bulunmadığından, öncelikle sulh olunan miktar tespit edilerek, vekalet ücretinin de buna göre belirlenmesi gereklidir. Ancak dosyada mevcut delillerle, davalıların hangi miktar üzerinden sulh oldukları ve sulh sonucunda davalı N.. İ..’ ya kazandırılan menfaatin ne olduğu açıkça anlaşılamamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, bu konudaki ispat yükümlülüğü davalılara aittir. Davalıların, davacı avukat tarafından takip edilen Manavgat İş Mahkemesi’ nin 2013/147 Esas (bozmadan önceki 2007/300 Esas) sayılı dava dosyası ile Düziçi İcra Müdürlüğü’ nün 2011/1354 Esas sayılı takip dosyasında, tarafların sulh olmaları nedeniyle, dava ve takibin müddeabihlerine göre davalı N.. İ..’ ya sağlanan menfaatin, daha az bir miktar olduğunu ispat etmeleri durumunda vekalet ücretinin bu miktar üzerinden ancak bu hususun ispat edilememesi halinde ise söz konusu dava ve icra takibinin müddeabihleri üzerinden ayrı ayrı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi hesaplanacak ücretin altında olmamak üzere Avukatlık Kanunu’ nun 164.maddesine göre %10’u ile % 20 arasında bir miktarın akdi vekalet ücreti olarak ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre yapılacak hesaplamaya göre karşı yasal vekalet ücretinin hesaplanması, ve bu bedeller davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği de kabul edilmelidir.

O halde mahkemece, az yukarda açıklanan hususlar ve sulh sonucunda davacının müvekkili olan davalı N.. İ..’ ya kazandırılan menfaatin ne olduğu konusundaki ispat yükümlülüğünün davalılarda olduğu, aksi halde sulhle sonuçlanan dava ve icra takibindeki müddeabihleri üzerinden her iki tür (akdi ve karşı yan) vekalet ücretine de hükmedilmesi gerektiği dikkate alınarak, bu yönde yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanlış gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” şeklinde karar verilerek ilam vekalet ücretinin, davalılarca ispat koşulunun sağlanması halinde sulh olunan miktar üzerinden, aksi halde müddeabihin değeri üzerinden hesaplanması gerektiği ifade edilmiştir.